(fiyat) yüksek

Turkish-English Translation

  1. steep
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(fiyat) yüksek olmak
to be on the high side Verb
(ihalede) daha yüksek fiyat teklif etme
to bid higher
(ihalede) en yüksek fiyat teklif etmek
to highest bid Verb
(ihalede) en yüksek fiyat veren
highest bidder
(ihalenin) en yüksek fiyat teklif edene verilmesi
allocation to the highest bidder
açık artırmada daha yüksek fiyat teklif eden
outbidder
açık artırmada daha yüksek fiyat teklif etme
outbidding
ama daha yüksek bir fiyat istemesi
teddy bear hug
bir şeye yüksek fiyat koymak
to set a high rrp on sth Verb
birinden daha yüksek fiyat vermek
to bid over sb Verb
bu ev için istenilen fiyat çok yüksek
the asking price of this house is too high
daha yüksek bir fiyat
at a higher fas
daha yüksek fiyat biçmek
to rate higher Verb
daha yüksek fiyat düzeyine çıkarmak
to carry to higher price levels Verb
daha yüksek fiyat düzeyine çıkarmak
to carry to higher price level Verb
daha yüksek fiyat düzeylerine çıkarmak
to carry to higher price levels Verb
daha yüksek fiyat düzeylerine çıkmak
to carry to higher price levels Verb
daha yüksek fiyat vermek
to make higher bid Verb
en yüksek fiyat
highest price
en yüksek fiyat
maximum price
en yüksek fiyat
top price
en yüksek fiyat teklif eden
last bid
en yüksek fiyat teklif edene satılacaktır
sale to the highest bidder
en yüksek fiyat teklif inde bulunmak
to make the maximum bid Verb
en yüksek fiyat teklifi
maximum bid
en yüksek fiyat teklifi
highest tender
en yüksek fiyat teklifi veren
highest offerer offeror
en yüksek fiyat teklifi verene satmak
to sell to the highest bidder Verb
en yüksek fiyat veren
bidding most
en yüksek fiyat veren
highest bid
en yüksek fiyat verene satış
(tender) sale to the highest bidder
en yüksek fiyat verene satmak
to sell to the highest bidder Verb
firmanın kârlılığını en yüksek düzeye çıkaran fiyat
equilibrium price
fiyat düzeyi yüksek olmak
to command a high price Verb
müşterinin kabul ettiği çok yüksek fiyat
class price
oldukça yüksek fiyat
handsome price
rakip ürünlerin fiyatlarından bilerek yüksek tutulmuş fiyat
premium
rekabet yüzünden yüksek fiyat teklif etme
squeeze pricing
satışların yoğun olduğu mevsimde yüksek fiyat istemek
to stick it on during the busy season Verb
tatil diye daha yüksek fiyat istemek
to put it on during holiday season Verb
yüksek (fahiş) fiyat teklifi
excessive price quotation
yüksek bir fiyat elde etmek
to realize a (high) price Verb
yüksek fiyat
ransom price
yüksek fiyat
huge fas
yüksek fiyat
high fas
yüksek fiyat
peak fas
yüksek fiyat
top price
yüksek fiyat
long fas
yüksek fiyat
steep price
yüksek fiyat
long price
yüksek fiyat düzeyi
high level of prices
yüksek fiyat elde etmek
to fetch a high price Verb
yüksek fiyat istemek
to fetch a high figure Verb
yüksek fiyat ödemek
to pay high Verb
yüksek fiyat ödemek
to pay top prices Verb
yüksek fiyat ödemeye hazır olmak
to be willing to pay a high price Verb
yüksek fiyat teklifi
excessive price quotation
Turkish-English phrases from Zargan's own database